Bazen bir kelimenin arkasında yılların ezberi, toplumun beklentisi, hatta bir adamın suskunluğu gizlidir. “Hanımcı erkek” ifadesi de öyle. Bir gün arkadaşım Eren’in hikayesini dinlerken anladım; kimse sadece “hanımcı” doğmaz, ama herkes bir gün o sıfatla sınanır.
Hanımcı erkek ne demek: Bir sıfatın ötesinde, bir hikâyenin içi
Eren, kırkına yaklaşmış, sakin bir adamdı. Ne fazla konuşur, ne de tartışmadan çekinirdi. Bir akşam dost meclisinde biri gülerek “Sen tam bir hanımcısın!” dedi. Masada kahkahalar yükseldi, ama Eren gülmedi. O an yüzünde bir düşünce belirip kayboldu. Sonra sessizce, “Belki de öyleyim,” dedi. “Ama bu bir utanç değil ki.” O sessizlikte herkesin kendi evindeki sessizlik yankılandı.
Bir erkek neden “hanımcı” olur?
Hanımcı erkek, eşine değer veren, onun fikrini önemseyen, birlikte karar alan erkektir. Fakat toplum bu dengeyi çoğu zaman zayıflık gibi okur. Oysa “hanımcılık” bir teslimiyet değil, bir stratejidir. Eren’in hikayesinde bu çok netti.
Bir akşam eşi Derya ile tartıştılar. Eren sessiz kaldı, çünkü o an kazanmaktan çok anlamak istiyordu. Ertesi sabah, Derya kahvaltı masasında “Teşekkür ederim,” dedi. “Dün susman… beni anladığını gösterdi.” İşte o anda Eren’in hanımcılığı, sevgiyle stratejinin iç içe geçtiği bir dengeye dönüştü.
Toplumun kalıpları: Güç mü, anlayış mı?
Birçok erkek için duygusunu belli etmek hâlâ “zayıflık” sayılıyor. Oysa asıl güç, duygularını yönetebilmekte. Hanımcı erkek dediğimiz figür, işte bu güçle sınanıyor.
Eren gibi adamlar, “kadının sözüne göre yaşamakla” değil, “ilişkiyi birlikte taşımakla” eleştiriliyor. Ama şu soruyu sormadan geçemeyiz: Bir evin huzuru, gerçekten kimin dediğiyle mi, yoksa kimin anladığıyla mı kurulur?
Empati mi, strateji mi?
Derya duygusal, Eren stratejikti. Derya konuşarak çözmeye, Eren planlayarak düzeltmeye çalışırdı. İkisi de haklıydı. Ama en çok, birbirlerinin yöntemine sabır gösterdiklerinde güçlü oldular.
Eren’in “hanımcılığı” aslında bir tercihti — sevdiği kadının kalbini korumayı, kendi egosunun önüne koymak. Derya da bunu fark ettikçe, onun sessizliğinin arkasında bir saygı olduğunu anlamıştı.
Bir etiketin gölgesinde erkeklik sorgusu
“Hanımcı” kelimesi, erkeklik tanımının dar kalıplarına sığmayan bir zarafeti taşır. Toplum “erkek dediğin masaya yumruğunu vurur” derken, Eren gibi adamlar “belki de masayı kırmadan konuşabiliriz” der.
Ama kabul edelim, bu kolay bir yol değil. Çünkü erkekler, çocukluktan itibaren “sözünü dinletmek” için yetiştiriliyor. Oysa bir ilişkinin gerçek gücü, iki tarafın da birbirini dinleyebilmesinde gizli.
Hanımcı erkek ne demek: Modern ilişkilerin görünmeyen kahramanı
Bugün ilişkilerde iletişim biçimleri değişiyor. Artık erkeklerin “ben bilirim” tavrı değil, “biz nasıl çözeriz” yaklaşımı değer kazanıyor. Bu dönüşümün öncüleri, sessiz ama kararlı duran hanımcı erkekler.
Eren’in hikayesi de bunun kanıtıydı. Bir akşam eşi ona dönüp “Seninle tartışmak bile huzurlu,” dediğinde, Eren sadece gülümsedi. Çünkü o biliyordu; hanımcı olmak boyun eğmek değil, kalpten bir dengeyi kurabilmekti.
Erkeklik yeniden tanımlanıyor
Bugün “hanımcı erkek” dendiğinde alayla gülmek yerine, belki de şu soruyu sormalıyız:
Bir erkek, sevdiği kadına saygı gösterdiği için neden etiketlenir?
Belki de sorun kelimede değil, bakış açımızda. Çünkü hanımcılık aslında korkaklık değil, olgunluktur. İlişkide duvar örmek yerine köprü kurmaktır.
Okuyucuya çağrı: Hanımcılık mı, insancılık mı?
Bu yazıyı okurken aklınıza bir çift gelmiş olabilir. Belki babanız, belki siz, belki bir arkadaşınız. Peki sizce “hanımcı” olmak gerçekten bir etiket mi, yoksa ilişkilerde yeni bir bilinç seviyesi mi?
Yorumlarda anlatın: Sizce sevgiye öncelik veren bir erkek, toplumun gözünde kaybeden mi olur, yoksa sessiz bir kahraman mı?
Belki de asıl soru şudur: Biz hâlâ “erkek olmanın” ne demek olduğunu yanlış mı tanımlıyoruz?